Çöple İmtihanımız…

Öncelikle yukardaki tabloyu anlatayım; Typ 40 denilen çöp kutusu 40 Litrelik bir çöp kutusu olduğunu ifade ediyor. En sağdaki 1,1 Kubikmeter 1.100 Litelik bir konteyner manasına geliyor. Her birinin altında da aylık belediyeye ödenmesi gereken bedeller yazılı.

Yani çıkan çöpünüz ne kadar fazla ise çöp kutunuz o kadar büyük oluyor ve ona göre de ödediğiniz bedel artıyor.

Çöplerin ayrıştırılması eyaletten eyalete değişiklik gösteriyor. Bizim buralarda; kağıt, organik ve diğer olarak ayrılmış durumda. Kağıt çöpünü mavi kapaklı çöp kutusuna atarken, bahçeden toplanan yaprak, kesilen çim vs. gibi organik çöpleri kahverengi kapaklı çöpe atıyoruz. Geri kalan tüm çöp “Diğer” konu başlığı altında siyah kapaklı çöp kutusuna atılıyor. Bahçeli evlerde yemek atıklarının gömülebileceği bir yer de var. Ama onu kullananı henüz görmedim. Yeni başlamış bir uygulama.

Çöp toplayan arabalar belirli dönemlerde geliyor. Hangi tarihte hangi çöpün toplanacağını belediyeler bildiriyor. Herkesin evinde oturduğu mahellenin çöp toplama takvimini görmek mümkün. Her beledeyede var mı bilemiyorum ancak; bizim yaşadığımız bölgenin belediyesi bir App yapmış. Uyarı mesajının hangi çöp için istendiğini seçebiliyorsunuz. Birden fazlasını seçmekte mümkün. Böylece telefonunuza bir gün öncesinden yine istediğiniz saatte haber veriliyor. Çöpünüzü sokağa çıkarıyorsunuz. Çöp toplama aracı sabah erken saatlerde gelip sokaktaki çöpleri alıyor.

Boş çöp kutusunu alıp yine her zaman durduğu kapalı yere koymak sizin göreviniz.

“Diğer” adı verilen ev çöpü iki haftada bir toplanıyor. O nedenle konunun gerçekten ciddi bir planlama ve organizasyon gerektirdigini söylemeliyim.

Anlattığımda bana hak vereceğinizden eminim.

Geçici olarak kaldığımız evimizde kullanılan çöp kutusu muhtemelen 80 Litrelik. Dört tane dolu poşet koyduğunuzda ağzına kadar doldurmuş oluyorsunuz. Bizim gibi iki çocuğu olan, evinde hergün üç öğün (en az :-)) yemek yenen bir evde ondört gün için dört poşet inanılmaz bir rakam.

Geldikten sonra ilk iki haftalık bekleyiş ardından çöp kutusunda o kadar fazla çöp vardı ki kapak kapanmıyordu. Bir sonraki daha fazlaydı ve bir poşeti yana koydum. Alımayacağından çok endişe ettim. Sabah kapıyı açtığımda bir poşet çöpün kapıda beni bekliyor olduğunu görmek ilginç olurdu.

Ben ve Çiğdem kendi kendimize; “Bu adamlar evlerinde yemek yapmıyor mu?” ya da “iyi de arkadaş ama biz evde her gün yemek yapıyoruz. Çöp çıkacak tabii” diyerek avutuyoruz.
Çıkan çöpleri bahçeye mi gömsek ya da gece gidip komşu çöplerine çöp mü atsak alternatiflerini değerlendirdiğimiz bir anda, online sipariş ile gelen kutunun içinden koruyucu köpük çıktı. İşte o an yandığımızın resmiydi. Çünkü bu köpük de “Diğer” çöpler içinde atılmalıydı. Eğer köpükleri koyarsak bir çöp poşeti hakkımızı bunlar için kullanacaktık.

Köpükleri bahçeye koyduk. Şişelerin yanına….

Plastik şişeler depozitolu. Onları elden daha doğrusu evden çıkarmak çok kolay. Hemen hemen her marketin girişinde plastik şişe toplama üniteleri var. Oraya attığınız boş plastik şişeleri karşılığında size üzerinde rakam yazılı bir kağıt veriliyor. Bu kağıdı alışverişinizde para olarak kullanabiliyorsunuz.

Bir sabah yan komşuma sordum. Meğer çözüm çok basitmiş.

Şehir dışında bir Geri Dönüşüm Tesisi varmış. Plastik, Teneke, Ambalaj Malzemeleri, Şişe vs. atıklarını götürüp oraya atabiliyormuşuz. Hem de üstüne üstlük ücretsiz. 🙂

Oraya bir gittik ki; meğer herkes böyle yapıyormuş. Çöpü ilgili konteynerlarin içine atmak icin sıra bekledik. Haftanın belirli günleri açık olan bu tesise herkes gelip ayırdıkları çöpü atıyorlarmış.

Çöpleri atıp eve gelirken Çiğdem ve ben bir konuyu daha halletmenin gruru içindeydik. 🙂

Tamam ya biz Almanya’da yaşayabiliriz. Ne var ki?

Şimdi evimizdeki çöpleri ayırmaya başladık; Şişeler, Teneke Kutular; Plastik Gıda Ambalajları, Diğer Ambalaj Malzemeleri ve Diğerleri. Bu şekilde ayırınca “Diğerleri” kısmına çok birşey kalmadı. Çöp kutumuz artık ağzına kadar da dolmuyor.

Posta

Banka Memuru: Adresinizi öğrenebilir miyim?
Ben: Elbette. ABC Str. xy 83308 Trostberg.
Banka Memuru: Önceki adresinizi, yani Türkiye’deki adresinizi söyler misiniz?
Ben: Türkiyedeki adresimi ben söyleyeceğim ve siz yazacaksınız öyle mi? Bu uzun sürebilir. İsterseniz klavyeyi bana verin ve ben yazayım.
Banka Memuru: Hiç gerek yok. Ben yazarım.
Ben: Siz bilirsiniz. Ben o zaman kodlayayım.
Bruno
Anton
Helen
Charlotte
Elenor
Lima
Isabel
Elenor
Vera
Lima
Elenor
Roland
… (Bu arada hemen söyleyeyim, bu kodladığım isimleri de takır takır hemen sayamıyorum. Düşünüyorum.)
Banka Memuru: Daha var mı?
Ben: Daha yeni başladım.
Banka Memuru: Buyrun klavyeyi ve siz yazın.

Bahçelievler Mah. Şehit Süleyman İlgülenler Sk…. diye başlayarak site adının ardından blok numarası ve son olarak kapı numarası ile biten adresime Süleymanpaşa ilçe adını yazıp posta kodunu da ilave ederek Tekirdağ ilini de ekleyip klavyeyi geri verdim.

Haklıymışsınız dedi. Ben yazamazmışım.

Ne yalan söyleyeyim; bu kısa adreslere çok özendim. Adresini yazarken ne mahalle adına ne de site adına ihtiyaç olmalı aslında. Sokak ismi kapı numarası ve posta kodu…

Almanya’da adres çok önemli. 48 yaşındayım son iki aydır aldığım postayı Türkiye’deki ömrü hayatımda almamıştım.

Zaten o nedenle burada ilk yapmanız gereken şey belediyeye adres beyanında bulunmak. Böylece artık Almanya’da resmi kurumlar size nasıl ulaşmaları gerektiğini öğrenmiş oluyorlar. Başvuru anı itibarı ile geçen günlerde Posta Kutusu dolup dolup boşalıyor.

Düsünüyorumda; Türkiye“de PTT aracılığı ile bir kere teyzemin oğlundan ben 10 yaşındayken bir mektup almıştım. Ne gelir ki Türkiye“de? Faturalar ilgili özel firma calışanları tarafindan sayaç okunduğunda kapıya bırakılıyor. İsteğe bağlı olarak faturalar online olarak da alınabiliyor. Mahkeme celpleri geliyordur sanırım… Askere çağırma celp kağıdı PTT aracılığı ile mi geliyor acaba… Başka düşündüm ama bulamadım.

Ne olursa olsun bir bilgi istendiğinde, „gerekli açıklama adresinize gönderilecektir“ deniyor burada.

Hal böyle olunca da Deutsche Post ve DHL çok iyi çalışmak zorunda bırakılmış. Harika bir hizmet verdiklerini söylemeliyim. Posta hergün aynı saatte geliyor.

Kargonuz gelmeden önce bir Elektronik Posta geliyor. Bugün saat 12:00 ile 14:00 arasında kargonuz gelecektir. Şimdiye kadar bir kere 20 dakika gecikme oldu. O zamanda da dışarda kar fırtınası vardı. „Nerede kaldın kardeşim. Tam 20 dakikadır seni bekliyoruz…“ demedim tabii.

Bir sürü farklı renklerde klasör aldım. Gelen postaları akşam çay ya da kahve eşliğinde açarak okuyorum. Saklanması gereken bir belge ise ilgili klasöre koyuyorum. Sigortadan gelenler, Maaş Bodrosu, Bankadan gelenler, faturalar vs…

Bir de zincir mağazalardan gelen ve yapılan kampanyaların görsel olarak gösterildiği broşürler. Nerede, ne, ne kadarmış… Takip etmeliyiz… Bu çok önemli… 0,70 Euroya aldığınız meyveli yoğurt bir zincir mağazada 0,25 Euro olunca oraya gidiyorsunuz hemen.

Dosyalanması gerekenler dosyalandıktan sonra atılması gerekenler kağıt çöpüne….

Bir sonraki yazımı da çöplerle ilgili yazayım. Çöpleri ayrıştırmayı başarıp zamanında dışarı çıkarmayı başardığınızda Almanya’ya uyum sağlama konusunda ciddi bir adım atmışsınız demektir.