Korkut Aybar’ın hikayesini anlatıyor:
Dağların arasında yaşamlarını sürdüren bir kavim varmış
Bu kavmin başında bir bela varmış
Dağların arasından çıkmalarına gerek varmış
Çıkmaları gerekiyormuş da bir türlü çıkışı bulamıyorlarmış
Bir kız çocuğu, bir gece ailesinden gizlice otağından çıkmış
Gizlice, yapılamayanı yapmak istiyormuş
Dağda ararken çıkış yolunu karşısına kara dağ kurtları çıkmış
Açlarmış
Saldırmışlar kıza
Bir, iki, üç derken öldürmüş üçünü beşini ama daha da fazlalarmış
Isırmışlar kolundan bacağından
Toprak Ana gelmiş yanına
Sarmış sarmalamış kollamış kız çocuğunu
Kurt Ana’yı çağırmış
Demiş ki;
‘Emzir şu kızı da iyileşsin
Bilge Ana hâlâ onun için yün eğirip kaderini dokurken ölmesin”
Kurt Ana başta reddetmiş
Etrafta ölmüş yavrularını görünce öfkelenmiş
Kızı yerde öylece yatarken gördüğünde durmuş
Birden kalbi yumuşamış
Kurt Ana sevmiş kızı, kendi evlatlarından biri gibi görmüş
Sütünden vermiş sonra bir de yüzüne nefesini üflemiş
Demiş ki:
“İstediğin zaman senin öldürdüğün, seni de öldürmek isteyen yavrularımdan biri hâline gelebilirsin.
Seni de soyundan gelenleri de kutsuyorum”
Uyanmış kız
Gitmiş kavmine ve ailesinin yanına
Bir süre sonra yol bulununca Saklı Vadiden çıkıp gitmiş herkesle birlikte
Çıkıp giderken de elinde bir Yay varmış Ak Demirci’nin, onun için dövdüğü
Bir de Kurt Ananın hediyesi kimsenin bilmediği